Bu şaşırtıcı. Yani dijital çağ bizi bunaltıyor mu?
Beyin her zaman homeostaz, yani denge ile ilgilidir. Günlük hayatımızda ne kadar çok teknolojiye sahip olursak, o kadar çok temas ve geri çekilme ihtiyacı hissederiz. Gelişimi genellikle tek yönlü bir yol olarak düşünürüz, sanki sadece tek bir yöne gidiyormuş gibi. Ancak beyin bu şekilde çalışmaz. Bu yüzden boyama kitapları birdenbire en çok satanlar listesine girdiğinde ya da insanlar her yerde tığ işi yapıp yemek pişirmeye başladığında şaşırmıyorum. Bunlar klasik eşitleyici eğilimlerdir. Benim bakış açıma göre bu, motivasyon kutupları arasında gidip gelen bir salınım: bir yandan yeni, heyecan verici, dijital olana odaklanılıyor, sonra diğer yöne gidiliyor ve özgünlük, geri çekilme, kısa ömürlü Twitter mesajı yerine uzun ömürlü dövme söz konusu oluyor.
Peki o zaman ne değişir?
Değişen şey nasıl olduğudur, neden olduğu değil. Twitter CEO'su şöyle demiştir: "Başarılı bir dijital platform, insanların her zaman yaptıkları şeylerin üzerine inşa edilir ve basitçe yeni bir yol bulur. Yine, bu ödülle ilgili. Twitter yeni bir şeyler öğrenmekle, Facebook ise sosyal etkileşimle ilgilidir. Bunlar bizi her zaman motive etmiştir. Eskiden telefon görüşmeleri yapardık, bugün WhatsApp mesajı gönderiyoruz. Ancak beklentiler - statü, prestij, ilham, güvenlik, rahatlama, gevşeme, yapı veya güç - aynı. Değişmediler ve şu an için de değişmeyecekler. Biz sadece bu motivasyonları teknolojinin bize sunduğu yeni araçlarla düzenliyoruz.
Uzmanlar kararlarını nasıl alır?
Karmaşık kararlar hemen alınmamalı, bunun yerine çok fazla bilgi toplayarak ve üzerinde uyuyarak alınmalıdır. Sezgilerimi ne kadar çok beslersem, kararım o kadar iyi olur. Sezgi, yoğunlaştırılmış, sıkıştırılmış, örtük bilgiden başka bir şey değildir.